Milli parkın amacı nedir?

Milli parklar, kullanımdan daha çok doğal gelişmenin  önceliğe sahip olduğu büyük korunan alanlardır.  Bu nedenle ana görev, doğal döngüleri, değerli habitatları ve dolayısıyla dolaylı olarak biyolojik çeşitliliği korumak ve teşvik etmek için doğal süreçlerin korunmasıdır.  

Doğanın korunması için milli parkları son derece önemli kılan çok sayıda özel özelliğe sahip olmalarıdır.Bir milli parkın amacı, kendimiz ve gelecek nesiller için bozulacak, veya yok olabilecek  ortak doğal ve kültürel mirası doğal haliyle veya en azından biraz değiştirilmiş bir durumda korumaktır. Aynı zamanda doğa ve dolayısıyla insanlar için geleceğin rekreasyon alanı korunmaktadır.  Bu nedenle bir milli park, büyük ölçüde doğa ve peyzaj koruma alanlarından oluşmaktadır. 

Peki milli park olmadan bir alanı koruyamaz mıyız?

Sürdürülebilir orman yönetim bir çok temsilcisi , korunan alanları faaliyetlerinin kısıtlandığı alanlar  olarak görerek dikkatli bir yönetim yoluyla orman kaynakları daha etkin koruyabilecekleri düşünmektedirler .Bu yüzden ormanlık alanlarımızın ancak % 4,73’u 2873 sayılı Milli Parklar Yasasına göre korunan alandır.

Oysa milli parktaki büyüleyici bir ormanın vahşi doğası, insan etkisi olmayan doğal bir ormandır. Bir milli parkta ikincil amaç, tüm alan üzerinde ormanı doğal dinamiklerine bırakmaktır. Ormanın ağaç türü ve yapısı açısından doğallığı, sonunda onları doğal olarak gelişmeye bırakılır. Milli park statüsü, en yüksek düzeyde peyzaj ve doğa koruma anlamına gelir. Milli parklar genel olarak,  İnsanlara  daima ilham kaynağı olmalı ,doğa olduğu gibi kalmalıdır. 

Doğa ve insan yararına milli park olarak korunan ve muhafaza edilen alanlar, ülkemizin ve manzaralarımızın en güzel ve değerli kısımlarıdır .Milli parklarımız Türkiye doğasının tıpkı bir aynası gibidir.   Milli parklar ülkenin altı farklı doğa türünü temsil eder. Dağlar, göller ,su kütleleri, sahil ve deniz, sulak alanlar, geniş yapraklı ormanlar ile iğne yapraklı ormanlardır. 

Milli parklar ,gelecekte ziyaretçilerimizin doğal orman ekosistemlerimizin insan kullanımı olmadan nasıl "işlev gösterdiğini" ve tüm bölgedeki hayati "ekolojik ağdan" bahsettiğimizde ne anlama geldiğini öğrenmeleri açısından büyük önem taşımaktadır. 

 Bu arada milli parkların oluşturduğu ekosistemler, yüksek turizm potansiyelleri ile artan bir tehdit altındadır. Bu yüzden milli parkların ekolojik özelliklerine ve gereksinimlerine, turizm kullanımı ve bölgedeki etkilerine çok dikkat etmek gerekir. 

Tabi ki  milli park ziyaretçileri dağ bisikletleri, motorbotlar,kar motorları ve diğerleri ile en sevdikleri parklarda en sevdikleri eğlencelerin tadını çıkartabilirler. İşte bu tercihleri  ​​ve park kullanım çelişkilerini yönetmek, yöneticiler için giderek artan bir zorluktur. 

Bu bağlamda doğa turizmi ve ekoturizm  için bir çevresel ana plan oluşturmak bağlamında  peyzaj planlama ve koruma becerilerini birleştirmeye gayret edilmelidir. Yani milli parklarda  ekosisteminin sürdürülebilirliği, ekoturistik kullanımının devamlı önünde olmalıdır. Yöneticiler sorunlarla karşı karşıya gelmemek için olumsuz etkilere sebep olacak aşırı kalabalık ziyaretçi baskısını dengelemelidir.  

Eğer rekreasyon ve koruma arasında bir seçim yapmamız gerekir ise , her zaman korumayı seçmeliyiz .Buradaki kararlığımız politikalarımıza ve iyi bilime dayanmalıdır.