Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 13'ünün dağlarda ve dağ eteklerindeki ormanlık alanlarda yaşadığını biliyor muydunuz?

Sn. Ayhan Küyük Bey'in " Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 13'ünün dağlarda ve dağ eteklerindeki ormanlık alanlarda yaşadığını biliyor muydunuz?" başlıklı makalesini siz değerli okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.

Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 13'ünün dağlarda ve dağ eteklerindeki ormanlık alanlarda yaşadığını biliyor muydunuz?
14 Aralık 2022 - 08:34
Ayhan Küyük
Tüm dağlar zengin bir kültür çeşitliliğine ev sahipliği yapar. Birçok yerli topluluk ve Yörük aşiretleri dağlarda yaşamakta, geleneksel yaşamlarını sürdürmektedirler.Dağlar içme suyu, sulama ve enerji dahil olmak üzere tüm tatlı su kaynaklarının yaklaşık yüzde 70'ini sağlar.
Dağlar ayrıca nadir yaban hayvanlara ,orkide ve geofitler gibi çarpıcı güzellikteki bitkilere de ev sahipliği yapmaktadır.Gıda güvenliği ve sürdürülebilir kalkınmamız için dağlarımızı ve dağ yaşamını koruyup geliştirmeliyiz.
Dağlar neden sürdürülebilir kalkınmamız için önemlidir?
Dağlar sürdürülebilir geleceğin anahtarıdır. Bu yüzden vazgeçilmez mal ve hizmetleri sağladıkları için sürdürülebilir kalkınma için kilit bağlamındadır.Yine de, en yüksek yoksulluk oranları ve küresel iklimsel, çevresel ve sosyoekonomik değişikliklere ve ilgili risklere karşı en büyük kırılganlıklardan bazılarına sahip, dünyanın en dezavantajlı bölgeleri arasındadırlar.
Dağlık bölgeler, insanlığın önemli bir kısmına vazgeçilmez mal ve hizmetler sunmaktadır. Küresel gıda güvenliğini desteklemek için küresel nüfusun yarısına ev içi kullanım ve ova sulama için tatlı su sağlıyorlar ve bir yeşil enerji biçimi olarak hidroelektrik üretiminde önemli bir rol oynuyorlar.
Dağlar, kültürel ve biyolojik çeşitliliğin merkezleri, hammadde kaynakları ve önemli turistik yerlerdir. Bu temel mal ve hizmetleri sağlamasına rağmen, dağlar hala en az belgelenen ve en az dikkate alınan hizmetler sunan ekosistemler arasında yer almaktadır.
Türkiye’de yüksek dağlar karasal alanın sadece yüzde üçünü oluşturuyor, ancak bitki türlerinin yüzde 20'sini içeriyor. Bu bitkilerin çoğu sadece burada ve dünyanın başka hiçbir yerinde bulunmaz. Böyle eşsiz paha biçilmez bir biyoçeşitlilik hazinesi, evrim için önemli bir genetik kaynaktır. Aynı zamanda, çeşitli tıbbi etkilere sahip bitkileri barındırır. Bu arada ya onları unuttuk ya da onlarla henüz tanışmadık. Ancak bu bitki dünyası hızla değişiyor.
Dağ insanları ve kaynakları üzerindeki mevcut zorluklar ve artan baskı, sürdürülemez arazi yönetimi uygulamalarını arazi terketmeye zorlar, bu da kilit dağ hizmetlerinin sağlanmasını tehlikeye atabilir.
Şimdiye kadar birçok münferit kalkınma girişimi, dağ çevrelerini korumaya ve dağlardaki yoksulluğu gidermeye çalıştı ve yerel ölçeklerde bir dereceye kadar başarılı oldu. Ancak dağların insani, çevresel ve ekonomik potansiyel ve varlıklarını geliştirmeye yönelik çabalar, dağınık ve dolayısıyla yetersiz kalmıştır.
Bu özellikle endişe verici çünkü iklim değişikliği de dahil olmak üzere küresel değişiklikler dağ insanları ve kaynakları üzerindeki baskıyı artırıyor ve böylece ülkemiz dahil olmak üzere dünyanın birçok dağlık bölgesinde sürdürülemez arazi yönetimi uygulamalarına yol açıyor.
İklim değişikliği de dahil olmak üzere küresel değişiklik, yalnızca izole edilmiş yerel girişimlerle ele alınamaz; bunlar, politika alanında farklı düzeylerde uyumlu eylemlerle tamamlanmalıdır. Bu, dağlar hakkında sağlam ve bölgeye özgü bilgilere dayalı savunuculuk ve farkındalık yaratmayı ve dağ kalkınmasında iyi uygulamaların toplanmasını ve yayılmasını gerektirir.
Koruma statüsü bulunmayan yüksek dağlarımızı acilen korumaya almak; yerel insanların ihtiyaçları gözönünde bulundurularak koruma- kullanma ilkesi kapsamında yoksulluk ve risk azaltmaya odaklanarak belirsiz ve değişen iklimsel, çevresel ve sosyoekonomik koşullar altında dağlık bölgelerde sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunulmalıdır.
Bu bağlamda Türkiye sürdürülebilir dağ gelişimini teşvik eden yeni ulusal programıyla, dağ popülasyonlarının dayanıklılığını artırmak için sürdürülebilir dağ kalkınmasına desteği sürdürmelidir.
Yüksek dağlarınki gibi eşsiz ve nefes kesici yaşam alanlarını korumak istiyorsak, yeniden düşünmenin zamanı geldi.
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum