Yılbaşıları artık karlı değil. ..
Yılbaşıları artık karlı değil. Kar yağışı özellikle Marmara Bölgesi için Şubat-Mart'a kaldı. Gün içerisinde 25 dereceleri bulan yaz havaları yaşıyoruz İstanbul'da bugünlerde. Soğuk ise gece geliyor. Ve resmen donduruyor. Gün içerisinde, gece-gündüz arasındaki sıcaklık farkı inanılmaz boyutlarda.
03 Ocak 2023 - 11:58
Can KAYACILAR
Bazı konular vardır, hep geri plana atılır. "Hadi canım" deriz, "olur mu öyle şey" deriz. Yaşamsaldır ama sona saklarız o konuyla ilgilenmeyi. Nefes almak gibidir aslında. Durunca farkına varırız, nefesin ne kadar önemli olduğunu.
Su da bu konulardan biri.. Uzun süredir yağmur altında şöyle doyasıya ıslanmamışımdır. Yağışlar sanki sadece ilkbahar ve sonbahar mevsimlerine sıkışmış durumda. Yaz kurak, kış kurak.
Türkiye temelde su zengini değil, su fakiri bir ülke. Tamam, bir çöl değil ama yine de suları az. Ve bu suları şu şekilde tüketiyormuşuz: Türkiye'deki mevcut toplam su tüketimi yılda 54 milyar metreküp olup, bunun %73'ü tarım sektöründe, %16'sı hanelerde ve %11'i endüstriyel işlemlerde kullanılmaktadır. Türkiye'nin kanayan yarası tarım, aslında suyumuzu da tüketen bir dev. Türkiye'nin geleceğe refah içerisinde yürümesi için çözülmesi gereken düğümün nerede olduğunu şimdi daha net görüyorum. Tarımda.. Tarım teknolojilerinde.. Tarımın değişiminde, tarımın dönüşümünde.. Türkiye'ye "bolluk, bereket"in geleceği yer, tarımda revizyon, tarımda renovasyon, tarımda devrim. Başka yolu yok. Suyumuzu ve gıdamızı bize tarım sağlıyor.
Tarımda üretilenlerin israfını önlediğimizde, aslında su israfını da önlemiş oluyoruz.
Geçen bir sohbette çok enteresan bir şey söyledi bir abimiz. Aslında bildiğim bir şeyi çok farklı yorumladı. Dedi ki, Türkiye'nin topraklarının %95'inde zaten organik madde miktarı %1'in altında, o nedenle Türkiye zaten topraksız tarım yapıyor dedi. Gerçekten öyle.. Topraklarımızda verimi zorla sağlıyoruz.
Bazen sil baştan yapmamız gerekiyor bazı şeyleri. Tarım da bana kalırsa bu konuların başında geliyor. Geçmiş bildiklerimizi unutup, yeniden tarıma, yeni bir bakış açısı getirmemiz gerekiyor.
Yunan mitolojisinde "Lethe" diye bir nehir var. O nehrin suyundan içenler geçmiş fani hayatlara dair her şeyi unutuyorlarmış. Belki de böyle yapıp, geleceğe tarım alanında daha farklı bakmalıyız.
Var olan su krizimiz daha da derinleşmeden, değiştirmeliyiz oyunu. Türkiye'nin tüm barajlarındaki doluluk oranına arada bakarım. Şu an %40'lardayız. Büyük şehirler için, örneğin İstanbul için bu değer şu an %32'lerde.. (https://lnkd.in/d-b3YgWt)
İklim krizinin yarattığı iki önemli ve savaşmamız gereken olgu var. Birincisi sıcaklık dalgalanmaları (hastalıklara hassasiyeti arttırıyor, tarladaki verimi düşürüyor.. Çünkü ürünü ya donduruyor, ya da yakıyor), ikincisi ise açık ara "susuzluk".
2023 bu konulara daha fazla kafa yorduğumuz, tarlada neler olduğunu ve neler olması gerektiğini analiz edip, yorumladığımız ve çözümler ürettiğimiz bir yıl olsun.
#su
#kriz
#gelecek
#Türkiye
Bazı konular vardır, hep geri plana atılır. "Hadi canım" deriz, "olur mu öyle şey" deriz. Yaşamsaldır ama sona saklarız o konuyla ilgilenmeyi. Nefes almak gibidir aslında. Durunca farkına varırız, nefesin ne kadar önemli olduğunu.
Su da bu konulardan biri.. Uzun süredir yağmur altında şöyle doyasıya ıslanmamışımdır. Yağışlar sanki sadece ilkbahar ve sonbahar mevsimlerine sıkışmış durumda. Yaz kurak, kış kurak.
Türkiye temelde su zengini değil, su fakiri bir ülke. Tamam, bir çöl değil ama yine de suları az. Ve bu suları şu şekilde tüketiyormuşuz: Türkiye'deki mevcut toplam su tüketimi yılda 54 milyar metreküp olup, bunun %73'ü tarım sektöründe, %16'sı hanelerde ve %11'i endüstriyel işlemlerde kullanılmaktadır. Türkiye'nin kanayan yarası tarım, aslında suyumuzu da tüketen bir dev. Türkiye'nin geleceğe refah içerisinde yürümesi için çözülmesi gereken düğümün nerede olduğunu şimdi daha net görüyorum. Tarımda.. Tarım teknolojilerinde.. Tarımın değişiminde, tarımın dönüşümünde.. Türkiye'ye "bolluk, bereket"in geleceği yer, tarımda revizyon, tarımda renovasyon, tarımda devrim. Başka yolu yok. Suyumuzu ve gıdamızı bize tarım sağlıyor.
Tarımda üretilenlerin israfını önlediğimizde, aslında su israfını da önlemiş oluyoruz.
Geçen bir sohbette çok enteresan bir şey söyledi bir abimiz. Aslında bildiğim bir şeyi çok farklı yorumladı. Dedi ki, Türkiye'nin topraklarının %95'inde zaten organik madde miktarı %1'in altında, o nedenle Türkiye zaten topraksız tarım yapıyor dedi. Gerçekten öyle.. Topraklarımızda verimi zorla sağlıyoruz.
Bazen sil baştan yapmamız gerekiyor bazı şeyleri. Tarım da bana kalırsa bu konuların başında geliyor. Geçmiş bildiklerimizi unutup, yeniden tarıma, yeni bir bakış açısı getirmemiz gerekiyor.
Yunan mitolojisinde "Lethe" diye bir nehir var. O nehrin suyundan içenler geçmiş fani hayatlara dair her şeyi unutuyorlarmış. Belki de böyle yapıp, geleceğe tarım alanında daha farklı bakmalıyız.
Var olan su krizimiz daha da derinleşmeden, değiştirmeliyiz oyunu. Türkiye'nin tüm barajlarındaki doluluk oranına arada bakarım. Şu an %40'lardayız. Büyük şehirler için, örneğin İstanbul için bu değer şu an %32'lerde.. (https://lnkd.in/d-b3YgWt)
İklim krizinin yarattığı iki önemli ve savaşmamız gereken olgu var. Birincisi sıcaklık dalgalanmaları (hastalıklara hassasiyeti arttırıyor, tarladaki verimi düşürüyor.. Çünkü ürünü ya donduruyor, ya da yakıyor), ikincisi ise açık ara "susuzluk".
2023 bu konulara daha fazla kafa yorduğumuz, tarlada neler olduğunu ve neler olması gerektiğini analiz edip, yorumladığımız ve çözümler ürettiğimiz bir yıl olsun.
#su
#kriz
#gelecek
#Türkiye
FACEBOOK YORUMLAR